Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

15 Kasım 2010 Pazartesi

gerçek bir masal şehri brugge

Mayıs ayında yıllık iznimin bir haftasını Paris, Antwerp, Brüksel, Bruge,Amsterdam turu yaparak geçirdim. Yeri gelince hepsinden kısa kısa izlenimleri aktaracağım. Ama bence her zaman ne koşulda olursa olsun bahsedilesi tek yer var, O da Brugge. Masal şehir demek az kalır... Başka bir dünya, başka bir boyut sanki.
"Nasıl keşettim bu şehri?"hikayesine gelirsek; Ablam-sinema aşkını bana aşılayan super zeki ablacım luv you, teşekkürlerimi sana borç bilirim-In Brugge filmini izliyordu. TV'ye bakar bakmaz bu büyülü şehre aşık oldum. Film mükemmeldi o ayrı bir mevzu-Colin Farrel'a burdan milyon tebrik- görüntüler inanılmazdı. İşte budur dedim. Yaşamak istediğim tek şehir... Kafama koydum, bu şehre gitmeliydim.
Evet bunun üzerine zorlu uğraş sonucu G'yi ikna ettim ve Brugge'deydik. Antwerp'den yaklaşık 20 dk'lık tren yolculuğu sonunda rüya şehirdeydim.
Tren garından çıktıktan sonra gözünüze ilk çarpan detay her yerin yeşil oluşu ve şehrin içinizi sıkacak kadar sakin oluşu.-Bu tam benim aradığım özellik-
Filmdeki kareler o anda aslında gerçeğinin onda biri kadardı. Sahiden yok böyle bir güzellik. Ömrümün sonuna kadar, o muhteşem nehrin kenarında outurup kitap okuyup, hatta orda uyuyup uyanmak istedim. Şaka değil bir gün çok param olursa kesinlikle orada yaşayacağım. Huzurdan delirmek diye birşey varsa kesin ordaki yerli halk-bu arada yaş ort min 60-bunu yaşıyordur. Dikkatimi çeken başka birşey  genç nüfusun azlığı. Görünen gençlerin sadece garsonluk yapıyor olması da garip. İnsan düşünmeden edemiyor, gündüz bu insanlar sosyalleşmiyo mu. Çünkü sahiden cafelerde oturan insanlar ya yaşlı nüfus yada turistler.
Şaka değil sokakta genç insan yok, olanlar da garsonluk yapıyor ve nasıl coollar anlatamam.
Belçika çikolatanın anavatanı, tabi buna istinaden her yer de meşhur neuhaus dükkanları , Leonidas dükkanları, el yapımı çikolata satan dükkanlar.
Bir de girmeden edemediğimiz çikolatanın tarihçesinin anlatıldığı yer . Chocolate museum.... Müze çikolatanın doğuş hikayesini detay detay anlatıyor. Yolculuğun sonunda da canlı canlı çikolata yapımı izliyorsunuz.Tabi afiyetle de yiyorsunuz.

Bu kadar tatlı detayından sonra gelelim ne yenire? Biz midye, patates kızartması ve bir sürü  bira içtik. Gayet güzeldi. Fiyatlar da gayet iyi.
Arkadaşlar üşenmeyin Brugge'e gidin, gerçek bir masal şehri görün, yiyin için gezin tüm gün yürüyün.
Pişman olmayacaksınız;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder